Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Doç. Dr. Ziya Dumlupınar, 2020’nin tarım sektörü için nasıl bir yıl olduğunu gazetemize değerlendirdi. Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüse rağmen tarımda üretimin hiç durmadığını hatta üretimin arttığını ifade eden Başkan Dumlupınar, rekoltesinde artış gerçekleşen ürünlerden hayal kırıklı yaşanılan ürünlere, Tarım danışmanlarının istihdam edilmesinden kuraklığa, ekim nöbetinden Gaziantep’e verilen Helete’nin suya kadar Gazete ekibimize özel açıklamalarda bulundu. Tarım danışmanları konusunda yetkililere çağırıda bulunan Doç. Dr. Ziya Dumlupınar, “Tarım danışmanları Ziraat Odalarında, Üretici Birliklerinde Tarım Bakanlığı Personeli olarak istihdam etmeli. Getirip İlçe Tarım Müdürlüğü içerisine koymasınlar. Yine aynı yerde çalışsınlar ama özlükleri, maaşları, kadroları olsun” şeklinde konuştu.
“ÇİFTÇİLER AÇISINDAN BİR MAĞDURİYET OLMADI” Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Doç. Dr. Ziya Dumlupınar, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Biliyorsunuz salgın yılı oldu ama Kahramanmaraş’ta sağ olsun Valiliğimiz bizim tarımla ilgili endişelerimizi, istek ve taleplerimizi aksatmadan yürütebilmemiz için bütün önerilerimizi dikkate aldılar. Ne ilaç bayileri, ne çiftçilerimiz ne tarım işçileri mağdur olmadan, işlerini aksatmadan yürütebildiler. Bu konuda gerçekten Valiliğimize teşekkür ediyoruz. İl Pandemi Kurulu, İl Hıfzıssıhha Kurulu bu konuda ciddi yardımcı oldular. Bizim gerek medya aracılığı ile yaptığımız çağırılarda gerek bürokratik olarak il müdürlüğüne bildirdiğimiz çağrılarla beraber hepsini dikkate aldılar. O konuda çiftçiler açısından bir mağduriyet olmadı.”
“SARIMSAKTA CİDDİ BİR REKOLTEMİZ VAR” Salgın tarımı olumsuz noktada etkilemedi. Hatta üretimimiz arttı, rekoltelerde buğdayda çok ciddi bir rekolte, sebze aynı şekilde, sarımsakta Kahramanmaraş Türkiye’nin yüzde 11-12 sarımsağını üretiyor. Belki bunu kimse bilmiyor ama sarımsakta ciddi bir rekoltemiz var. Bu yıl sadece mısırda hayal kırıklığı oldu. O da salgınla alakalı değil arazideki bazı çeşitler ilgili sıkıntılar var, bir de döllenme döneminde çok yüksek sıcaklıklar meydana geldi. Sıcaklıkla birlikte mısırın taneleri azaldı. Ve maalesef mısırda ciddi anlamda zarar söz konusu. Mısır dışında diğer ürünlerde para kazanıldı diyebilirim ama şeker pancarında da şöyle bir hayal kırıklığı var geçen sene 300 lira olan 16 polar şekerin tonu 336 lira olarak açıklandı. Bu yüzde 12’lik artış Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyor. Türkiye’deki her şeyin fiyatı yüzde 12 artmadı maalesef daha çok arttı. Şeker pancarı çiftçisinin de verimliliği 6-6,5 ton arası değişti. Bir önceki yılla çok bir fark yok ama fiyattaki bu yüzde 12’lik bir artış çiftçinin çok memnun etmedi.
“LÜTFEN AYNI YERE 3-4 YILDAN ÖNCE ŞEKER PANCARI EKİLMESİN” Şeker pancarında şöyle bir uyarıda bulunmak istiyorum. Ekim nöbetine dikkat edilmesi gerekiyor. Eskiden şeker fabrikaları devletteyken kota denirdi aynı tarla şeker pancarı ekmek için çiftçimize 4 yılda bir sıra gelirdi. Çünkü hastalık ve zararlılar şeker pancarında verimi inanılmaz derecede azaltır. O tarlada hastalık ve zararlıların konukçu bulmasını azaltmak için ekim nöbeti yapılır. Kota 4 yılda bir şeker pancarına sıra gelir. Doğal olarak şeker pancarının konukçuları hastalık ve zararlıları yaşayamadığı için yaşam döngülerini tamamlayamadığı için ölüler. 3-4 yıl sonra bir daha ektiğinizde doğal olarak bu zararlılardan kurtulmuş olursunuz. Bu uyarıyı niye yapmak istiyorum; devletteyken 2 yıl önce özelleşti. Çiftçiler ile şirket sözleşme yapıyor belki aynı çiftçiyle yapıyordır. Lütfen aynı yere 3-4 yıldan önce şeker pancarı ekilmesin. Çiftçimizin birden bire zararı olur bu 1-2 yılda fark edilmeyebilir ama çiftçimiz bunu biliyor. Elbistan çiftçisi zaten 30 senedir şeker pancarı üretiyor. Bir bakarsınız 4 yıl sonra verimler çok kötü düşer çok büyük zarar eder. Bu uyarıyı biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak bir Ziraat Mühendisi olarak yapmak zorundayız.
“PATLAK MISIRIN ELBİSTAN OVASINDA TÜRKİYE ÜRETİMİNİNDE FAZLA BİR ÜRETİM VAR” Patlak mısırı teknik olarak biz cin mısır diyoruz. Arap ülkelerinde, Rusya Doğru bloğunda inanılmaz tüketiliyor. Elbistan ovasında geçen yıl 60 bin dekar patlak mısır ekildi. Bu dışarıdan bakıldığında çok büyük bir rakam olmayabilir ama 40 bin tona yakın üretim, Türkiye’nin ihtiyacı 24 bin ton. Düşününki Elbistan Ovasında Türkiye üretiminin de fazla bir üretim var. Tamamına yakını belki ihraç ediliyor. Sonuçta Türkiye’nin başka bir yerinde de cin mısırı üretiliyor ama çok büyük bir oranda ihraç edilen önemli bir kalem. Ürün çeşitliliği arttıkça çiftçilerin alternatifi artarsa para kazanması da çok daha kolay olur diye düşünüyorum.
“HİÇ KİMSE KENDİSİ İÇİN EKONOMİK OLMAYAN BİR ŞEYİ ÇİFTÇİMİZE ÖNERMEZ” Kuraklık en büyük sorunumuz şimdiye kadar çok çok az yağış aldık kurak inanılmaz kurak gidiyor. Haritaya baktığımızda Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge kuraklık açısından Türkiye’nin en kötü bölgesi. Çok kurak bir sezon geçiriyoruz. İnşallah dağlarımızda karlar dolar su birikintilerimiz olur. Sulama için sadece barajların dolma meselesi değil yer altı sularımızda çok önemli. Şimdi bizin 1 yıl kurak geçerse bunun yer altı sularının telafisi 5-6 yıl sürüyor. Kahramanmaraş’ın uzun yıllar ortalamasına baktığımız zaman yağışı 680-700 milimetre yakın bir yağışı var ama kurak giden bir yılda yağışın yaklaşık yüzde 10’u yer altı sularını besliyor. Diğeri bitki kullanıyor, buharlaşıyor, akıyor, barajlara gidiyor, nehirlere gidiyor vesaire. Ortalama 70 milimetresini yer altı suyu kullanıyor. Kurak giderse 5-6 yılda o senenin telafisi yapılıyor ve o 5-6 yılında ortalamanın üstünde gitmesi lazım. Yer altı sularımız çok önemli yer altı sularımız tükeniyor. Kuyular noktasında maalesef kaynaklarımızı tüketiyoruz. Mutlaka sulu tarım arazilerinde ekim nöbetine 3-4 yılda bir buğdayın mutlaka girmesi lazım. Su kaynaklarımızın doğru kullanılması, yer altı sularımızın, kuyu sularımızın doğru olarak kullanılması hattı az kullanılması lazım. Ziraat Mühendisleri olarak gönlümüz yer altı sularının kullanılmasından yana değil. Kuyu sularımız canımız, kirletilmesi de doğru değil tabi bunun kirliliğide söz konusu. Susuz tarım olmaz sularsanız 100 alacaksınız sulamazsanız 1 alacaksanız niye yapacaksınız. Hiç kimse kendisi için ekonomik olmayan bir şeyi çiftçimize önermez.
“BU SU KAHRAMANMARAŞLILARA LAYIK DEĞİL Mİ” Kahramanmaraş’ın karasuyu var, karasuyu bir dere çapı belli çok güzel bir su hiçbir itirazımız yok ama Karasuyun Kahramanmaraş’a yetmesi mümkün değil. Ayvalık barajımız var biliyorsunuz o da yağmur ve kar suyu ile doluyor. Yağmurun az oldu karın az olduğu senelerde zaten suyu az. Onunda Kahramanmaraş’a yetmesi mümkün değil. Kahramanmaraş’ın içme suyuna kuyu suları basılıyordu o zaman bile yetmiyor da yarın yine yetmeyecek. Niye suyu daha yakın bir yere getirmek varken neden daha uzak Gaziantep’e gönderiyoruz kendi suyumuzu. Ve Heleti’nin suyu dünyanın en kaliteli 10 suyundan 1’i. Bu su Kahramanmaraşlılara layık değil mi. Biz çok net söylüyoruz bu şehir Menzelet Barajının suyunu içecek ve Menzelet Barajı da Elbistan termik santrallerinden dolayı kirleniyor. Menzelet Barajının suyu Kahramanmaraş’a yeter ama nasıl olur İstanbul gibi olursunuz çeşmedeki su içilemez herkes dışardan plastik şişelerin içerisindeki hazır suları içer.
“BİR BEKA MESELESİ VARSA GIDA GÜVENLİ VE GIDA GÜVENCESİDİR” Ülkemizde 12-13 bin tarım danışmanı var. Devletimiz Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmeti versin diye bir sınav yaptı. Sınavı geçen arkadaşlarımıza belge verildi. Bu arkadaşlarımız 3-5 yıldır sahadalar, arazideler birebir çiftçiyle birebir üretimin içerisindeler. Ziraat Odalarında Üretici Birliklerinde istihdam yapıyorlar, serbest olarak çalışan var çok tecrübeli bir Ziraat Mühendisi kadrosu oluştu. Arazinin çiftçinin bizzat içerisinde. Ekiminden ürün hasadına kadar gören, ürün desenini bilen, o bölgedeki Ziraat Odasına bağlı çiftçilerin ürettiği her şeyi gören bilen bir kesimden bahsediyoruz. Devlet Tarım danışmanlarını Ziraat Odalarında, Üretici Birliklerinde Tarım Bakanlığı Personeli olarak istihdam etmeli. Getirip İlçe Tarım Müdürlüğü içerisine koymasınlar. Yine aynı yerde çalışsınlar ama özlükleri, maaşları, kadroları olsun. Hiyerarşik sistemde bir üniversite mezunu olan Ziraat Mühendisi arkadaşlarımızın amirleri de yine en az kendileri gibi bir diplomaya sahip insanlar olsun. Bakın görün bütün dünyada böyle bunun kaçışı yok. Bizim İlçe Tarımdaki bütün arkadaşlarımız çiftçinin Ziraat Bankası gibi gidip geldiği yerler oldu, hep evrak işleri. Bunları biz merkezde değil de yerelde çözmek istiyorsak, sahada mahallede çözmek istiyorsak, Ziraat Mühendislerinin Ziraat Odalarında istihdam edilmesi, yine Bakanlığın personeli gibi bu işleri de orada hallederek İlçe Tarımın yükünü azaltıp, sadece evrak işini yapan bir personel yerine İlçe Tarımdaki arkadaşlarımızı da yine tarımsal yayım olur, yine hastalık zararlı kontrolleri olur, yine biçer döver kontrolleri olur bunları gerçekleştirirler. Birbirlerinden bağımsız ama birbirlerini kontrol eden mekanizma ile sistemi kurmamız gerekiyor bütün dünyanın yaptığı gibi. Tarım danışmanları hazır kalifiye eleman bunların gerçekten değerlendirilmesi lazım. Bu bütçe yok, maliye yok, kadro az meselesi değil, bu bir üretim meselesi, bir beka meselesi varsa gıda güvenli ve gıda güvencesidir. Niye? Hem savaşta hem barışta lazım.
“ÇİFTÇİLER AÇISINDAN BİR MAĞDURİYET OLMADI” Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Doç. Dr. Ziya Dumlupınar, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Biliyorsunuz salgın yılı oldu ama Kahramanmaraş’ta sağ olsun Valiliğimiz bizim tarımla ilgili endişelerimizi, istek ve taleplerimizi aksatmadan yürütebilmemiz için bütün önerilerimizi dikkate aldılar. Ne ilaç bayileri, ne çiftçilerimiz ne tarım işçileri mağdur olmadan, işlerini aksatmadan yürütebildiler. Bu konuda gerçekten Valiliğimize teşekkür ediyoruz. İl Pandemi Kurulu, İl Hıfzıssıhha Kurulu bu konuda ciddi yardımcı oldular. Bizim gerek medya aracılığı ile yaptığımız çağırılarda gerek bürokratik olarak il müdürlüğüne bildirdiğimiz çağrılarla beraber hepsini dikkate aldılar. O konuda çiftçiler açısından bir mağduriyet olmadı.”
“SARIMSAKTA CİDDİ BİR REKOLTEMİZ VAR” Salgın tarımı olumsuz noktada etkilemedi. Hatta üretimimiz arttı, rekoltelerde buğdayda çok ciddi bir rekolte, sebze aynı şekilde, sarımsakta Kahramanmaraş Türkiye’nin yüzde 11-12 sarımsağını üretiyor. Belki bunu kimse bilmiyor ama sarımsakta ciddi bir rekoltemiz var. Bu yıl sadece mısırda hayal kırıklığı oldu. O da salgınla alakalı değil arazideki bazı çeşitler ilgili sıkıntılar var, bir de döllenme döneminde çok yüksek sıcaklıklar meydana geldi. Sıcaklıkla birlikte mısırın taneleri azaldı. Ve maalesef mısırda ciddi anlamda zarar söz konusu. Mısır dışında diğer ürünlerde para kazanıldı diyebilirim ama şeker pancarında da şöyle bir hayal kırıklığı var geçen sene 300 lira olan 16 polar şekerin tonu 336 lira olarak açıklandı. Bu yüzde 12’lik artış Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyor. Türkiye’deki her şeyin fiyatı yüzde 12 artmadı maalesef daha çok arttı. Şeker pancarı çiftçisinin de verimliliği 6-6,5 ton arası değişti. Bir önceki yılla çok bir fark yok ama fiyattaki bu yüzde 12’lik bir artış çiftçinin çok memnun etmedi.
“LÜTFEN AYNI YERE 3-4 YILDAN ÖNCE ŞEKER PANCARI EKİLMESİN” Şeker pancarında şöyle bir uyarıda bulunmak istiyorum. Ekim nöbetine dikkat edilmesi gerekiyor. Eskiden şeker fabrikaları devletteyken kota denirdi aynı tarla şeker pancarı ekmek için çiftçimize 4 yılda bir sıra gelirdi. Çünkü hastalık ve zararlılar şeker pancarında verimi inanılmaz derecede azaltır. O tarlada hastalık ve zararlıların konukçu bulmasını azaltmak için ekim nöbeti yapılır. Kota 4 yılda bir şeker pancarına sıra gelir. Doğal olarak şeker pancarının konukçuları hastalık ve zararlıları yaşayamadığı için yaşam döngülerini tamamlayamadığı için ölüler. 3-4 yıl sonra bir daha ektiğinizde doğal olarak bu zararlılardan kurtulmuş olursunuz. Bu uyarıyı niye yapmak istiyorum; devletteyken 2 yıl önce özelleşti. Çiftçiler ile şirket sözleşme yapıyor belki aynı çiftçiyle yapıyordır. Lütfen aynı yere 3-4 yıldan önce şeker pancarı ekilmesin. Çiftçimizin birden bire zararı olur bu 1-2 yılda fark edilmeyebilir ama çiftçimiz bunu biliyor. Elbistan çiftçisi zaten 30 senedir şeker pancarı üretiyor. Bir bakarsınız 4 yıl sonra verimler çok kötü düşer çok büyük zarar eder. Bu uyarıyı biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak bir Ziraat Mühendisi olarak yapmak zorundayız.
“PATLAK MISIRIN ELBİSTAN OVASINDA TÜRKİYE ÜRETİMİNİNDE FAZLA BİR ÜRETİM VAR” Patlak mısırı teknik olarak biz cin mısır diyoruz. Arap ülkelerinde, Rusya Doğru bloğunda inanılmaz tüketiliyor. Elbistan ovasında geçen yıl 60 bin dekar patlak mısır ekildi. Bu dışarıdan bakıldığında çok büyük bir rakam olmayabilir ama 40 bin tona yakın üretim, Türkiye’nin ihtiyacı 24 bin ton. Düşününki Elbistan Ovasında Türkiye üretiminin de fazla bir üretim var. Tamamına yakını belki ihraç ediliyor. Sonuçta Türkiye’nin başka bir yerinde de cin mısırı üretiliyor ama çok büyük bir oranda ihraç edilen önemli bir kalem. Ürün çeşitliliği arttıkça çiftçilerin alternatifi artarsa para kazanması da çok daha kolay olur diye düşünüyorum.
“HİÇ KİMSE KENDİSİ İÇİN EKONOMİK OLMAYAN BİR ŞEYİ ÇİFTÇİMİZE ÖNERMEZ” Kuraklık en büyük sorunumuz şimdiye kadar çok çok az yağış aldık kurak inanılmaz kurak gidiyor. Haritaya baktığımızda Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge kuraklık açısından Türkiye’nin en kötü bölgesi. Çok kurak bir sezon geçiriyoruz. İnşallah dağlarımızda karlar dolar su birikintilerimiz olur. Sulama için sadece barajların dolma meselesi değil yer altı sularımızda çok önemli. Şimdi bizin 1 yıl kurak geçerse bunun yer altı sularının telafisi 5-6 yıl sürüyor. Kahramanmaraş’ın uzun yıllar ortalamasına baktığımız zaman yağışı 680-700 milimetre yakın bir yağışı var ama kurak giden bir yılda yağışın yaklaşık yüzde 10’u yer altı sularını besliyor. Diğeri bitki kullanıyor, buharlaşıyor, akıyor, barajlara gidiyor, nehirlere gidiyor vesaire. Ortalama 70 milimetresini yer altı suyu kullanıyor. Kurak giderse 5-6 yılda o senenin telafisi yapılıyor ve o 5-6 yılında ortalamanın üstünde gitmesi lazım. Yer altı sularımız çok önemli yer altı sularımız tükeniyor. Kuyular noktasında maalesef kaynaklarımızı tüketiyoruz. Mutlaka sulu tarım arazilerinde ekim nöbetine 3-4 yılda bir buğdayın mutlaka girmesi lazım. Su kaynaklarımızın doğru kullanılması, yer altı sularımızın, kuyu sularımızın doğru olarak kullanılması hattı az kullanılması lazım. Ziraat Mühendisleri olarak gönlümüz yer altı sularının kullanılmasından yana değil. Kuyu sularımız canımız, kirletilmesi de doğru değil tabi bunun kirliliğide söz konusu. Susuz tarım olmaz sularsanız 100 alacaksınız sulamazsanız 1 alacaksanız niye yapacaksınız. Hiç kimse kendisi için ekonomik olmayan bir şeyi çiftçimize önermez.
“BU SU KAHRAMANMARAŞLILARA LAYIK DEĞİL Mİ” Kahramanmaraş’ın karasuyu var, karasuyu bir dere çapı belli çok güzel bir su hiçbir itirazımız yok ama Karasuyun Kahramanmaraş’a yetmesi mümkün değil. Ayvalık barajımız var biliyorsunuz o da yağmur ve kar suyu ile doluyor. Yağmurun az oldu karın az olduğu senelerde zaten suyu az. Onunda Kahramanmaraş’a yetmesi mümkün değil. Kahramanmaraş’ın içme suyuna kuyu suları basılıyordu o zaman bile yetmiyor da yarın yine yetmeyecek. Niye suyu daha yakın bir yere getirmek varken neden daha uzak Gaziantep’e gönderiyoruz kendi suyumuzu. Ve Heleti’nin suyu dünyanın en kaliteli 10 suyundan 1’i. Bu su Kahramanmaraşlılara layık değil mi. Biz çok net söylüyoruz bu şehir Menzelet Barajının suyunu içecek ve Menzelet Barajı da Elbistan termik santrallerinden dolayı kirleniyor. Menzelet Barajının suyu Kahramanmaraş’a yeter ama nasıl olur İstanbul gibi olursunuz çeşmedeki su içilemez herkes dışardan plastik şişelerin içerisindeki hazır suları içer.
“BİR BEKA MESELESİ VARSA GIDA GÜVENLİ VE GIDA GÜVENCESİDİR” Ülkemizde 12-13 bin tarım danışmanı var. Devletimiz Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmeti versin diye bir sınav yaptı. Sınavı geçen arkadaşlarımıza belge verildi. Bu arkadaşlarımız 3-5 yıldır sahadalar, arazideler birebir çiftçiyle birebir üretimin içerisindeler. Ziraat Odalarında Üretici Birliklerinde istihdam yapıyorlar, serbest olarak çalışan var çok tecrübeli bir Ziraat Mühendisi kadrosu oluştu. Arazinin çiftçinin bizzat içerisinde. Ekiminden ürün hasadına kadar gören, ürün desenini bilen, o bölgedeki Ziraat Odasına bağlı çiftçilerin ürettiği her şeyi gören bilen bir kesimden bahsediyoruz. Devlet Tarım danışmanlarını Ziraat Odalarında, Üretici Birliklerinde Tarım Bakanlığı Personeli olarak istihdam etmeli. Getirip İlçe Tarım Müdürlüğü içerisine koymasınlar. Yine aynı yerde çalışsınlar ama özlükleri, maaşları, kadroları olsun. Hiyerarşik sistemde bir üniversite mezunu olan Ziraat Mühendisi arkadaşlarımızın amirleri de yine en az kendileri gibi bir diplomaya sahip insanlar olsun. Bakın görün bütün dünyada böyle bunun kaçışı yok. Bizim İlçe Tarımdaki bütün arkadaşlarımız çiftçinin Ziraat Bankası gibi gidip geldiği yerler oldu, hep evrak işleri. Bunları biz merkezde değil de yerelde çözmek istiyorsak, sahada mahallede çözmek istiyorsak, Ziraat Mühendislerinin Ziraat Odalarında istihdam edilmesi, yine Bakanlığın personeli gibi bu işleri de orada hallederek İlçe Tarımın yükünü azaltıp, sadece evrak işini yapan bir personel yerine İlçe Tarımdaki arkadaşlarımızı da yine tarımsal yayım olur, yine hastalık zararlı kontrolleri olur, yine biçer döver kontrolleri olur bunları gerçekleştirirler. Birbirlerinden bağımsız ama birbirlerini kontrol eden mekanizma ile sistemi kurmamız gerekiyor bütün dünyanın yaptığı gibi. Tarım danışmanları hazır kalifiye eleman bunların gerçekten değerlendirilmesi lazım. Bu bütçe yok, maliye yok, kadro az meselesi değil, bu bir üretim meselesi, bir beka meselesi varsa gıda güvenli ve gıda güvencesidir. Niye? Hem savaşta hem barışta lazım.